-
1 dışarı
нару́жу* * *1) простра́нство вне чего-л.; снару́жи, на дворе́, на у́лице; вне, за преде́лами чего-л.dışarı dökülmek — вы́сыпать на у́лицу ( о людях)
dışarıda fırtına artıyordu — на дворе́ бу́ря уси́ливалась
dışarıdan sesler geliyor — с у́лицы доно́сятся голоса́
dışarısı sopuk — на дворе́ хо́лодно
dışarıda yağmur yapıyor — на у́лице идёт дождь
dışarıdan evlenmek — взять в жёны со стороны́ (из другого племени, города, села и т. п.)
gözü dışarıda olmak — а) име́ть жела́ние убежа́ть (откуда-л.); б) смотре́ть на́ сторону ( о муже)
2) заграни́цаdışarıdan almak — а) покупа́ть за грани́цей; б) купи́ть / приобрести́ на стороне́ / в друго́м ме́сте
••- dışarı akma borusu
- dışarı atılmak
- dışarı atım
- dışarı atmak
- dışarı çıkmak
- dışarı çıkmamak
- nezaket kaidelerinden dışarı çıkmamak
- onun sözünden dışarı çıkmaz
- dışarı sarkmayınız!
- dışarı vurmak
См. также в других словарях:
açıktan — zf. 1) Bir yerin uzağından 2) Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak 3) mec. Emek ve para harcamadan Üstelik açıktan yol harçlığı falan da veriyor bana. M. İzgü Birleşik Sözler açıktan açığa açıktan atama açıktan tayin Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
girmek — e, er 1) Dışarıdan içeriye geçmek İçeri girdiklerinde birinci film çoktan başlamıştı. H. Taner 2) Sığmak Elim bu eldivene girmiyor. 3) Katılmak, iltihak etmek Bugün edebiyat imtihanına girdim. Y. Z. Ortaç 4) Almak, fethetmek Ordularımız İstanbul… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşı çıkmak — 1) dışarıdan gelenleri karşılamaya gitmek Edirne nin üç şerefelisi de kandillerden kaftanı ile ona karşı çıkmış. R. E. Ünaydın 2) bir düşünceye katılmamak, cephe almak … Çağatay Osmanlı Sözlük